NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
نَصْرُ بْنُ
عَلِيٍّ
أَخْبَرَنِي
أَبُو
أَحْمَدَ
حَدَّثَنَا
عَمَّارُ بْنُ
رُزَيْقٍ
عَنْ أَبِي
إِسْحَقَ
قَالَ كُنْتُ
فِي
الْمَسْجِدِ
الْجَامِعِ
مَعَ الْأَسْوَدِ
فَقَالَ
أَتَتْ
فَاطِمَةُ بِنْتُ
قَيْسٍ
عُمَرَ بْنَ
الْخَطَّابِ
رَضِيَ
اللَّهُ
عَنْهُ قَالَ
مَا كُنَّا
لِنَدَعَ
كِتَابَ
رَبِّنَا
وَسُنَّةَ
نَبِيِّنَا
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
لِقَوْلِ
امْرَأَةٍ لَا
نَدْرِي
أَحَفِظَتْ
ذَلِكَ أَمْ
لَا
Ebû îshâk'dan; demiştir
ki:
Ben (Kûfe'de)
el-Esved'le birlikte Ulû câmiîde idim. el-Esved şöyle dedi:
"Fâtıma bint Kays,
Ömer b. el-Hattâb'a geldi (ve kocasından boşandıktan sonra Hz. Nebiin ona:
"Sen kocandan
nafaka ve mesken alamazsın" dediğini anlattı.) Hz. Ömer de ona;
"Biz duyduğu bir
haberi iyice belleyip bellemediğini bilmediğimiz bir kadının sözüyle Rabbimizin
kitabını ve Nebiimiz (s.a.v.)'ln sünnetini bırakacak değiliz" diye cevap
verdi.
İzah:
Müslim, talâk; Tirmizî,
talâk; Nesâî, talâk; Darimî, mukaddime; talâk; Muvatta, kader ; Ahmed b.
Hanbel, I, 75; III, 212, 286; IV, 206; V, 30.
Hz. Fâtıma, üç talâkla
boşandıktan sonra, kocasından nafaka ve mesken elde etmek maksadıyla Rasûl-i
Ekrem'e gittiğini ve Rasûl-i Ekrem'in de ona böyle bir hak tanımadığını Hz.
Ömer'e anlatınca Hz, Ömer, Hz. Fâtıma'nın bu anlattıklarını reddetmiş ve bunun
kitab ve sünnete aykırı olduğunu ifâde etmiştir.
Ömer (r.a.) Hz.
Fâtıma'nın Hz. Nebi'den naklettiği bu sözü "Onları evlerinden çıkarmayın!"[Talak
1] âyet-i kerîmesine aykırı gördüğü için Hz. Nebi'in böyle bir sözü söylemiş
olabileceğine ihtimal vermemiştir. Hz. Ömer'e göre bu âyet-i kerîmenin ifâdesi
genel olduğundan ric'î talâkla boşanan kadınlara da bâin talâkla boşanan
kadınlara da şâmildir. Hz. Fâtıma'mn rivayeti ise, kocasından bâin talâkla
boşanan kadınları bu âyetin şumûlü dışında bırakmaktadır. Bir başka ifâdeyle
âyetin hükmünü sadece kocasından ric'î talâkla boşanan kadınlara tahsis
etmekte, bâin talâkla boşanan kadınları ise, bu hükmün dışında bırakmaktadır.
Bunu kabul etmek ise, Kur'an âyetlerinin haber-i âhadla'tahşîş| edileceğini
kabul etmek anlamına gelir. Bu sebeple Hz. Ömer, Hz. Fâtıma'nın bu hadîsi Hz.
Nebi'den duyduğuna dâir iki şahid getirmesini istemiştir.[Nesâî, talâk] Eğer
Hz. Fâtıma iki şâhid getirebilseydi, Hz. Ömer onun bu rivayetini kabul
edecekti. Bu da Hz. Ömer'in haber-i âhadla Kur'an âyetlerini tahsîs etmenin
caiz olmadığı görüşünde olduğunu gösterir. Dârekutnî'nin beyânına göre metinde
geçen "Nebiimizin sünnetini bırakacak değiliz" cümlesi, sağlam
rivayetlere aykırıdır. Bü cümlenin aslı, "Biz rabbımızın kitabını
bırakmayız" şeklindedir. Çünkü metinde geçen bu cümle rivayetlerin
pekçoğunda yoktur. Gerçi bu durumun hadîsten çıkan hükme olumsuz yönde bir
te'sîri yoktur. Fakat Hz. Ömer'in gerçekten bu sözü söylemesi ve bu cümlede
geçen sünnet kelimesiyle belli bir hadîsi değil de talâk sûresinin 1. âyetinin
ahkâmını açıklayan hadîs-i şerifleri kastetmiş olması mümkündür. Bazılarına
göre ise, Hz. Ömer metinde geçen bu, "Nebiimizin sünnetini bırakacak
değiliz" sözünü söylemiş ve bu sözüyle Hz. Fâ-tıma'mn bu rivayetinin Hz.
Nebi'in şu sözüne aykırı olduğunu ifâde etmek istemiştir: "Kocasından bâin
talâkla boşanan bir kadın için mesken ve nafaka hakkı vardır."[bk. Tahâvî,
Şerhu Meâni'1-âsâr, HI, 65.]